ÖNSÖZ
Bu kitap, saygın bir Osmanlı bürokratı olan büyük dedem Mehmet Celal Bey’in İmparatorluğun son döneminde yaşadıklarını anlatmaktadır. Padişah I. Abdülhamid’in soyundan geliyor olması sebebiyle Osmanlı hanedanının bir mensubu olan Mehmet Celal Bey’in iletişimin bu güne göre çok daha zayıf olduğu bir dönemde, bulunduğu önemli mevkilerde maruz kaldığı baskılara rağmen bilgi birikimini ve insani içgüdülerini kullanarak nasıl doğru kararlar alabildiğini gözler önüne sermektedir.
Mehmet Celal Bey, bir yandan 1915 yılında tehcire zorlanan Ermenilere Konya Valisi olarak hamilik ederken, diğer yandan 1919’da, işgal altındaki Adana’da valilik yaparken Fransız, Ermeni ve diğer azınlıkların Müslüman Osmanlılara yaptıkları zulmün karşısında cesurca durmayı başarabilmiştir. Etnik kimliği ne olursa olsun her zaman mazlum sivil halkın yanında olmuş; bu mazlum halk 1915’te Konya’daki Ermeniler olurken, 1919’da işgal altındaki Adana’nın Müslüman ahalisi oluvermiştir. 56 yaşındayken tayin olduğu Adana valiliği döneminde çoğunluğu kendisinden en az 20 hatta 30 yaş daha genç mensuplardan oluşan Kuva-yi Milliye’yi nasıl gizlice desteklediği, bu destek sebebiyle mevki ve konumunu nasıl riske attığı oldukça şaşırtıcı bir hikâyedir. 1920’de işgal altındaki İstanbul’a şehremini unvanıyla tayin edildiğinde aklında hep Anadolu hareketine destek vardır. Bütün bunlar yaşanırken, çocuklarının Berlin’e ve hatta Jakarta’ya uzanan hikâyeleri devam etmektedir.
Bu kitap aynı zamanda tarihimizdeki çalkantılı bir döneme, saygın bir Osmanlı bürokratının hayatının içinden ayna tutmaktadır.