Kenarda Gizlenmiş Sedef Kakmalı Bir Sandık Kara Bulutlar Henüz Çökmeden Ordu mu? Bürokrasi mi? Deutschland Deutschland İstanbul'da Bir Aile Fırtına Yaklaşırken Zor Günler, Zor Kararlar Uzaklarda Farklı Bir Evre Büyük Yenilgi, Büyük Düşkırıklığı Adana, Görev Başı Milli Mücadeleye Tam Destek İstanbul Göründü Nihayet Kurtuluş, Nihayet Cumhuriyet

56 yaşındaki bu Osmanlı bürokratının çoğunluğu kendisinden 20 hatta 30 yaş genç mensuplardan oluşan yeraltı direniş örgütlenmesini, yani Kuva-yi Milliye’yi nasıl gizlice desteklediği ve bu destek sebebiyle mevki ve konumunu nasıl riske attığı oldukça şaşırtıcı bir hikâyedir. Mehmet Celal Bey, Kuva-yi Milliye’nin ileri gelenleri ile casus filmlerini aratmayacak bir yöntemle haberleşiyordu. Cam, kağıt ve suyun kullanıldığı bu yöntemde önce kağıt ıslatılıyor, cam üzerine yapıştırılıyor, ardından üzerine kuru bir kağıt konup metin bu kuru kağıt üzerine kurşun kalem ile yazılıyordu. Alttaki ıslak kağıt kurutulduğunda herhangi bir yazı ihtiva etmediği halde tekrar ıslandığında tüm metin ortaya çıkıyordu.

Çok geçmeden Fransızların bölgeden sorumlu komutanı Albay Brémon ve General Dufieux Mehmet Celal Bey’in varlığının Fransız çıkarlarına ters düştüğü yönünde üstlerine mesajlar göndermeye başladılar. Onlara göre Mehmet Celal Bey, Almanya’da eğitim görmüş bir Fransız düşmanıydı. Hâlbuki Mehmet Celal Bey gibi bir kişiliğin bütün bir ulusa düşman olması ve kin beslemesi mümkün müydü? Onun düşmanlığı olsa olsa işgal kuvvetlerine idi. Bu işgali gerçekleştiren İngilizler hatta Almanlar olsa onlara da aynı tepkiyi ve direnci gösterecekti. Bu arada Mehmet Celal Bey de boş durmuyor Sadaret makamına1 Adana ve havalisinde olup bitenleri ve Fransızların zulümlerini ayrıntılı olarak yazıyordu. Fransızların amacı bu bölgede Türklerin azınlıkta olduğunu ispat edip diğer azınlıklardan Fransız yönetimini tercih ettiklerine dair belge almaktı. Nitekim bunu kısmen de olsa başardılar. Türk nüfusu göçe zorlayıp Ermeni ve diğer azınlıkları bölgeye yerleştirdiler. Başlangıçta tüm idari görevlerin Osmanlı Hükümeti tarafından üstlenileceği ve Fransızların sadece bu görevlileri kontrol edeceği konusunda mutabakat sağlandığı halde, Fransızlar memurların özellikle gayrimüslim azınlıklardan seçilmesine özen gösteriyor, idari görevlere en ince ayrıntısına kadar karışıyorlardı. Ancak tüm bu faaliyetler Kuva-yi Milliye’nin Adana ve havalisinde hızla örgütlenmesini engelleyemedi. Anadolu’da kurtuluş için çalışan birçok örgüt vardı ve hepsi benzer şekilde hareket ediyordu: Örgütlerin “ulusal” niteliğini vurgulamak ve geniş destek sağlamak amacıyla, eşrafın ve din adamlarının desteğini almaya çalışıyorlardı. Anadolu kentlerindeki “Müdafaa-i Hukuk” örgütleri genellikle Müslüman toprak sahipleri ve tüccarlardan destek görüyordu. İlk zamanlarda taraftar toplamakta zorlanan cemiyetler İzmir’in Mayıs 1919’da işgal edilince büyük bir kararlılıkla Anadolu’daki toplumsal mücadeleyi başlattılar.

Mehmet Celal Bey’in Adana’da Fransızlarla mücadelesi sürerken I. Dünya Savaşı’ndaki Çanakkale, Doğu Anadolu ve Filistin cephelerindeki üstün başarıları ile ordu içerisinde bir komutan öne çıkıyordu: Mustafa Kemal. Mütareke sonrasında İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, arkadaşı Ali Fethi’nin yardımıyla Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası’nda faaliyetlerini sürdürdü. Partinin yayın organı Minber gazetesinde birkaç yazısı yayımlandı. Ancak 1919 ilkbaharında, İstanbul’da kalarak bir sonuç elde edemeyeceğini anlayınca, birçok meslektaşının yaptığı gibi Anadolu’ya gitmeye karar verdi.

Mustafa Kemal’in ordu içerisindeki ünü ve lekesiz özgeçmişi direniş önderliği için onu ön plana çıkarıyordu. Damat Ferit Paşa hükümeti Anadolu’daki durumu sakinleştirmek amacıyla Mustafa Kemal’i 3. Ordu müfettişliğine tayin etmişti. Mustafa Kemal, bütün Doğu Anadolu’yu kapsayan askeri ve sivil yetkilere sahip olarak 19 Mayıs 1919’da Anadolu Türk Kurtuluş Hareketini başlattı. Anadolu’daki yabancı işgal kuvvetleri Mustafa Kemal’in tehlike arz edebileceğinin farkındaydılar, ancak ordusu ve silahı olmayan bir komutan ne kadar vasıflı olursa olsun ne yapabilirdi ki?


1- Osmanlı Devleti’nde başbakanlık makamı.