Mehmet Celal Bey İstanbul Şehremini olarak görevini Mart 1922 tarihine kadar sürdürmüştür. Artık emekli olma vakti gelmiştir. Bu yaşlı bürokratın üstlendiği zorlu görevler, yalnız, konforsuz ve bakımsız bir hayat onu yormuş ve sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. Mustafa Kemal’in orduları savaşı kazanmış ve yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Yeni yönetim Osmanlının bu değerli bürokratına sahip çıkar. Bu tecrübeli bürokratı ömrünün son yıllarında Reji İdaresi1 müdürü olarak atar. Bu arada torunu Sevda, Java’daki Ehlibeyt unvanını arkasında bırakıp annesi ve babası ile Türkiye’ye döner. Artık yegâne kız torunu Mehmet Celal Bey’in yanı başındadır. Sevda onun ilk torunu değildir aslında. Büyük kızı Atıfet’in oğlu Metin vardır ilk sırada. Ama kız torun onun için bir başkadır. Son yıllarında ailesi hep yanı başındadır.
Büyük mücadelelerle geçen bir hayatta yorulan bedeni onun Cumhuriyetin ilerleyen yıllarını görmesine müsaade etmedi. 1926 yılında ebediyete kavuştu. On binlerce Ermeni vatandaşımızın da katıldığı İstanbul’daki cenazesi nedeniyle iş hayatının birkaç saat için tamamıyla durduğu söylenir. On binlerce Ermeni vatandaşı Halep ve Konya’da onların veya akrabalarının hayatlarını kurtaran bu cesur devlet görevlisine son bir kez şükranlarını sunarlar. Bugün SwissOtel’in bulunduğu İstanbul Taşlık’taki aile mezarlığına gömülür. Bu geniş arazi aslında ailenin mülküdür ve kabristanın muhafazası, bir cami yapılması ve geri kalan bölümünün parka dönüştürülmesi şartıyla İstanbul Belediyesi’ne hibe edilmiştir. Sözü edilen cami muhtemelen Abdülaziz döneminde inşaatına başlanan, ancak söylentilere göre müezzinin Dolmabahçe Sarayı’nın harem dairesini göreceği endişesiyle yarım bırakılan camidir. Bu bölgeye bu sebeple Taşlık denmektedir. Ancak Belediye hiçbir taahhüdüne uymadığı gibi bu değerli bürokratın mezarının üzerinden yol geçirirken kemiklerinin nakline bile fırsat vermemiştir. Bugün Mehmet Celal Bey’e ait bir mezar bulunmamaktadır.