İşte böyle sancılı bir dönemde bir yandan demokratikleşme mücadelesi verirken diğer yandan iç çatışmalar ve dış müdahalelerle kaosa doğru sürüklenen bir devlet yapısında eğitimli ordu daha da önem kazanmış, subay olmak birçok genç için cazip hale gelmişti. Mehmet Celal Bey ise mizacı gereği subay olmayı ve cephelerde savaşmayı seçmedi. Yetişme tarzı nedeniyle Osmanlı bürokrasisine büyük hizmetler verebileceğinin farkındaydı. Babası Atıf Bey de asker olmayı seçmemiş, Maliye Nezareti’nde idareci olmuştu. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane1 Mehmet Celal Bey için biçilmiş kaftandı. Tanzimat Dönemi’nde yapılan reformlar ordu, merkezi bürokrasi, taşra yönetimi, vergilendirme, eğitim ve haberleşme alanlarındaydı. Özellikle merkezi bürokraside gerçekleştirilen reformlar devlet yönetiminde köklü değişikliklere gidilmesine sebep olmuştu. Yönetim sisteminde merkezi düzeyde görülen esas değişim, gereksiz kadroların tasfiyesi ile verimliliğin artırılması ve uzmanlaşmaya gidilmesiydi. Böylece aşamalı olarak Avrupa’daki örneklere göre bir dizi bakanlık ve idare heyeti kuruldu. Bu dönemde hükümetin güç merkezi, saraydan Babıali’ye doğru yer değiştirmekteydi; dolayısıyla devlet adamı yetiştiren Mekteb-i Mülkiye-i Şahane önem kazanmıştı.
Memleketinin bu kendini bulma çabaları sürerken, Mehmet Celal Bey yıllar sonra bir dönem müdürlüğünü de yapacağı Mülkiye’yi severek ve başarıyla bitirdi. Ancak onun için bu eğitim yeterli değildi. Dış dünyaya açılmak, Avrupa ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip etmek istiyordu. Ekonomik ve siyasi açıdan güçlenmek ve üstün bir yere gelmek için çabalayan Almanya bu ülkeler arasında onun için en dikkat çekici olanıydı.